Merak Ettikleriniz
-
Boch Water > Merak Ettikleriniz
Neden Alkali Su?
Hidrojen molekülleri doğal ortamda bulunur, basit yapıdadır ve elementlere geniş dağılımı vardır. Hidrojen molekülleri, yaşamın devamlılığı için çok önemlidir ve biyolojik büyüme ve yaşam sürdürülebilirliği üzerinde önemli bir katkısı vardır. Modern tıp; hidrojen moleküllerinin doğal olmasından dolayı serbest radikallerin temizlenmesinde mükemmel faydalar sağladığını ispatlamıştır. Hidrojen molekülleri çevre dostu doğal oksidanlardır ve karakteristik hiçbir yan etkisi olmadığı için yeşil olarak adlandırılmıştır
Antioksidan Fonksiyonuyla Sağlığı Korumak
Sağlık Endüstrisi; anti-oksidan teknolojilerinin, medikal araştırma ve geliştirme çalışmalarında önemli bir role sahip olduğuna dikkat çekmiştir. Oksidan direnci açısından anahtar madde olan antioksidan aynı zamanda hücresel yenilenme ve değişimin de temelini oluşturur ve bu sayede insan hücrelerini serbest radikallerin zararlarından koruyabilir. Bu konuda yapılan çalışmalar kronik hastalıklardan birçoğunun ve yaşlanma semptomlarının, radikaller ile yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Hidrojen molekülleri temiz, güvenli oksidanlar ve üstün özelliklere sahip serbest radikallerdir. Bunlara ek olarak hidrojen molekülleri suyun hücre fonksiyonunda bulunmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara ve elde edilen kliniksel verilere göre, hastalıkların önlenmesi ve sağlık için belirgin faydaları vardır. Deneysel kanıtlar, ORP filtreden sonra, içme suyunun içeriğindeki hidrojen moleküllerinin gücünün geliştiğini gözlemlemiştir.
Antioksidanlar, serbest radikallere elektron verip onları bloke eder ve hücrelerimize zarar vermesini önleyerek hastalıkların önüne set çeker böylelikle yaşlanmayı geciktirir.
Antioksidan ve Serbest Radikaller
Bütün Serbest Radikaller hücrelerimizden elektron çalarlar. Genel olarak yaşlanma prosesi serbest radikallerin hücrelerimiz ve DNA’ mıza verdiği zararlardan oluşur. Serbest Radikaller, vücudumuza ve hücrelerimize saniyede 100.000 kez hücum ederek elektron çalmak isterler. Şayet vücudumuzda yeteri kadar anti-oksidan yok ise direk olarak hücrelerden alırlar. Bütün anti-oksidanlar değişik biçimde elektron verirler, örneğin vitamin C elektron verir; ancak kendisi okside olarak serbest radikal haiine dönüşür ve eiektron çalma güdüsüne sahip olur.
Kendi elektronunu verdiği halde serbest radikal haline dönüşmeyen yegane antioksidan (H) olup elektron verir, oksijeni yakar ve çok güçlü bir anti-oksidant haline geçer. Çok küçük olduğundan vücuttaki her yere gidebilir. Taze organik yiyeceklerde de yüksek miktarda (H) vardır, ancak pişirme işlemi negatif iyonların büyük bir kısmının kaybolmasına neden olur. İnsan kanı, salyası ve idrarında yapılan testlerde tüm insanlarda (özellikle yaşlandıklarında) düşük miktarda (H) bulunmuştur. Yani herkes aşırı derecede okside olmuş durumdadır. İşte bu elektron eksikliği çeşitli hastalıklara neden olur. Insan vücudunu olutşuran hücrelerde biyolojik savunma olayı geçerlidir, virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitler, hücrelerimiz sağlıklı ise hücre savunmasını geçemezler ve menfi etkileyemezler. Vücudumuzdaki elektron miktarını artırarak, zararlı organizmaların yaşamasını engelleyebileceğimiz gibi bağışıklık sistemimizi iyileştirerek, serbest radikallerin, toksinlerin ve zehirlerin atılmasını sağlayabiliriz. Tıp ilimi bağışıklık sistemine hücum eden virüsler için büyük araştırmalar ve masraflar yapmaktadır. Oysa yapılacak şey biyolojik savunmayı güçlü hale getirmektir. İdeal olarak insan vücudunun alkali olması gereklidir. Ancak yediğimiz yiyecekler ile aşırı asidik hale gelmektedir. Örneğin kanser hastalarının vücutlarında fazla miktarda amonyak bulunur Hastalıklara sebebiyet veren mikrop ve virüslerin en çok tercih ettikleri ortam asidik ortamdır. Ortamın pH’ ının yükseltilerek Alkali hale getirilmesi ile mikrop ve virüslerin yaşayamayacağı ortam yaratılarak hastalıkların önüne geçilebilir. Kanser hücrelerinde hemen hemen hiç hidrojen bulunmaz, vücuda bol miktarda elektron alınarak kansere karşı dayanıklılığını artırmak mümkündür.
Hidrojen, vücudun ihtiyaci olan en önemli besindir. Hücrelerinize yeteri kadar su götürerek, sıhhatli hale getirebilir; yapıcı rnetabolizmayı daha iyi çalıştırabilirsiniz. Normal suyun yarısı kadar molekül hacmine Antioksidan Alkali su ile hücrelerinize fazla miktarda su ve besini taşıyabilirsiniz. Günde 8-10 bardak Antioksidan Alkali Su içerek, egzersiz yaparak, iyi beslenerek, uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayatın anahtarını elde etmiş olursunuz. Antioksidan Alkali suyu düzenli olarak içmeye başladıktan en geç iki hafta sonra, onun şaşırtıcı ve harika etkisini hissetmeye başlarsınız.
Sıkça Sorulan Sorular
Sulardaki kimyasal, fiziksel, biyolojik, zehirli maddeler vb. içerikleri; Türk Standartları 266′ da belirtilen parametrelerin kabul edilebilecek min/max değerleri ile belirtilmiştir. Bu parametrelerin analiz edilmesi sonucunda suyun kullanım amacına göre uygunluğu değerlendirilebilir. Bu parametrelerden sadece birisinin standart değerler dışına çıkması suyun içme suyu olarak kullanılmasını engeller.
Toplam Çözünmüş Madde (TDS) suların mineral ve iyon zenginliğini gösteren önemli parametrelerden bir tanesidir. Tabiatta sular, kaynaklarına göre, TDS konsantrasyonları açısından farklılıklar gösterirler. Tatlı Su < 1 500 ppm Acı Su 1 500 ppm – 5 000 ppm tuzlu Su > 5000 ppm Sularda TDS değerinin yüksek olması (> 2000 ppm) hemen her kullanım amacı için suda iyon giderme işlemini gerektiren bir durumdur. Bu tip bir su endüstriyel veya sosyal su temininde kısıtlı amaçlar haricinde kullanılamayacağı gibi, sulama suyu amaçlı olarak ta kullanılamaz.
Tatlı sular, yüzeysel su kaynakları ve yeraltı sularından temin edilir. Yüzeysel su kaynakları, bulanık ve tortuludur: Sulama amaçlı kullanımlar dışında mutlaka filtrasyon gereklidir. Yeraltı suları ise, çözünmüş madde konsantrasyonu açısından oldukça zengindir. Ancak, yeraltı suları, kalite olarak yüzeysel su kaynaklarına göre daha yüksek vasıftadır. Yeraltı katmanları arasındaki süzülme esnasında yüksek miktarda katı madde, çözünmüş formda yeraltı suyuna karışır. Yeraltı sularının TDS açısından zengin olma sebebi de budur. Yer altı sularında genelde rastlanan TDS değeri 600 – 900 ppm arasındadır.
Musluklardan akan su, belki doğrudan içilmeyebilir, ancak dolaylı yollardan insan vücuduna girebilmektedir. Sebze, meyve yıkama, diş fırçalama ve vücut temizliğinde kullanılan suyun hijyenik olması oldukça önemlidir. Bunun dışında bina tesisatının ve evlerdeki cihazların korunması için suyun arıtılması gereklidir.
Evet, ancak farklı tipte sulara farklı arıtma üniteleri gerekecektir. Sadece musluk suyu, şebeke suyu değil eğer istenirse, deniz suyu ve atık sular bile içme suyu haline getirilebilir. Ancak, yatırım maliyetleri ve kullanılacak cihaz tipleri değişecektir.
Doğru dizayn edilmiş arıtma sistemlerinden geçirilmiş olan sular elbette sağlıklıdır. Ancak, dikkat edilmeden hatalı seçilmiş olan arıtma cihazlarından temin edilen sular zararlı olabilir ve hatta hastalık yapabilir. Burada sorumluluk tamamıyla dizayn mühendisine aittir. Genelde cihaz kalitesizliğinden kaynaklanan problemler ikincil problemlerdir. Birincil problemler, yanlış dizayndan kaynaklanmaktadır.
Su arıtma sistemleri konusunun uzmanı olan insanları çalıştıran ve müşteriye satış öncesi ve satış sonrası destek verebilecek olan firmalardan alınmalıdır. Ucuz sistemler değil işe yarayacak sistemler, pahalı sistemler değil ihtiyacı karşılayacak sistemler seçilmelidir. Satın alma öncesinde mutlaka detaylı araştırma yapılmalıdır.
Sistem seçiminin doğru olması için mutlaka su analize gönderilmelidir. Suyun analizini Hıfzıssıhha Enstitüsü, üniversiteler ve özel laboratuvarlarda yaptırmak mümkündür.
Görünüm, renk, bulanıklık, toplam sertlik, klorür, iletkenlik, nitrit, amonyak, nitrat, demir, kurşun, mangan, alkalinite, pH, toplam bakteri, koli form bakteri bakılması gereken temel parametrelerdir. Bu parametreler su hakkında genel fikir oluşumu için yeterlidir.
Genelde görünümü bulanık ve dibinde çökelti bırakan sular, tortulu olarak değerlendirilir. Tortu, suyun kullanım amacı her ne olursa olsun, istenmeyen bir kirliliktir. Tortu ile renk parametrelerini birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Renk, genelde sularda çözünmüş organik madde veya ağır metallerin varlığının göstergesidir. Tortunun çeşitli şekillerde giderilmesi mümkündür. Kum ve antrasit filtreler, otomatik geri yıkamalı tortu filtreleri ve kartuş filtreler bu amaca hizmet eden sistemlerden bazılarıdır. Bunlardan hem boyut olarak küçük, hem de maliyet olarak ucuz olan kartuş ve çelik filtreler sadece süzme görevi görür ve bu cihazların sık sık temizliğine ve periyodik bakımına dikkat edilmelidir. Kum ve antrasit filtrelerde ise filtrasyon sadece, süzme etkisiyle değil aynı zamanda adsorpsiyon etkisi ile de gerçekleşir. Doğru dizayn ve seçim yapıldığı takdirde, oldukça efektif ve güvenilir bir şekilde çalışırlar. Ancak sistem dizaynında tank içi filtrasyon hızının 20 mt/saat’i geçmemesi gerekir. Bu değeri aşan durumlarda, sistemin adsorpsiyon etkisi kaybolacağı gibi, basınç kaybı da artacaktır.
Aktif karbonun yaygın uygulama alanı, suyun içinde mevcut organik madde, renk, koku, tat ve klor giderimidir. Ancak burada, söz konusu olan sadece fiziksel bir süzme işlemi değildir. Aktif karbon sistemler, fiziko-kimyasal arıtma yapan sistemlerdir ve suyun arıtılması esnasında adsorpsiyon mekanizması işlemektedir. Aktif karbon kömürümsü ancak çok geniş yüzey alanına (1000-1500 m2/gr) sahip bir malzemedir. Organik kirliliğin olduğu sularda ve klor giderme amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Aktif karbon ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir konu, bakteri üremesi için uygun ortam oluşturabilmesidir. Çünkü, aktif karbon organik maddeyi tutar ve eğer suda bakteri varsa, bakteri bu organik maddeyi besin olarak kullanarak üreyebilir. Bu gibi durumlarda bakteri kaçağı oluşumu mümkündür. Bu sebeple aktif karbonun öncesinde ve sonrasında suyun dezenfekte edilmesi önemlidir. Aktif karbon sistemlerin dizaynında, ünite tankı içindeki yatak hızının klor giderimi için 25 m/saat’i organik madde giderimi içinse, 15 m/saat’i aşmaması gerekir. Bu hızı aşan durumlarda ünite verimli çalışmayacaktır.
Aktif karbon malzemenin yılda bir değiştirilmesinde fayda vardır. Ancak bu değişim periyodu, ham suyun kalitesine ve arıtılan su miktarına göre sıklaşabilir ya da seyrekleşebilir.
Suyun içindeki mikroorganizmalar yaşamın kontrolü amacıyla suyun dezenfekte edilmesi şarttır. Dezenfeksiyon işleminin, birçok şekilde gerçekleştirilmesi mümkündür. Ancak, en yaygın olarak klorlama ve ultraviyole dezenfeksiyon sistemleri kullanılmaktadır. Klor, eskiden beri en yaygın kullanılan dezenfektandır. Yaygın kullanımında klorun ucuz bir dezenfeksiyon sistemi olmasının yanı sıra, kalıcı etkiye sahip olması da önemli bir etkendir. Klor, suya karıştırıldığı anda, suyun içindeki bazı organik maddeler ve ağır metallerle reaksiyona geçer. Tüm reaksiyonlar meydana geldikten sonra, 0.5 mg/lt serbest bakiye klorun suda bırakılması, nihai kullanım noktasına kadar mikroorganizmalar faaliyeti önleyecektir. Ancak klorlama yapıldıktan sonra herhangi bir noktada, serbest bakiye klorun aktif karbon sistem vasıtası ile sudan alınması, arıtma sistemi sonrasında suyu mikroorganizmalar kirlenmeye açık hale getirecektir. Klorlanmış su, aktif karbon sistemden geçirilse bile, 0,1 mg/lt bakiye klorun By-Pass edilmesi tavsiye edilir. Ancak, klorun, suyun içindeki bir takım organik maddelerle birleşerek, insan sağlığına zararlı kanserojen kimyasal bileşiklerin (trihalometan, kloroform vb.) oluşumuna sebebiyet verdiği bilinmektedir. Klor kullanımı kontrolsüz yapıldığı takdirde bu tip kimyasalların oluşumu mümkündür. Bu sebepten dolayı, suyun dezenfeksiyonu amacıyla değişik kimyasalların kullanımı da her geçen gün artmaktadır. Ancak günümüzde klor halen, en sık kullanılan dezenfektandır. Suyun dezenfeksiyonu amacıyla kullanılan bir diğer yöntem ise, Ultraviyole Dezenfeksiyondur. Bu yöntemde, dalga boyu 254.7 nanometre olan ultraviyole ışınımı kullanılır. Bu ışınım, suyun içindeki mikroorganizmaların, DNA yapısında bozulmaya sebep olup, üremeyi engeller. Ultraviyole sistemler, dezenfeksiyon amacıyla, oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak bu sistemlerde dikkat edilmesi gereken konu, sistemin nihai kullanıma mümkün olduğunca en yakın yere konmasıdır. Ayrıca, sistemden çıkan su özellikle atmosfere açık ayrı bir üniteye girmemeli ve bekletmeden kullanılmalıdır. Ayrıca, voltaj düşümleri veya elektrik kesintilerinde, sistemin bir jeneratör sistemine bağlı olması faydalı olacaktır. Sadece yüzde 10’luk bir voltaj düşümü, sistemin etkinliğini % 20 oranında azaltabilmektedir. Ultraviyole sistemlerin, estetik olarak görünümü bulanık olan sularda kullanılması durumunda, suyun UV ünite öncesinde hassas partikül tutma kabiliyetine sahip tortu filtrelerinden geçirilerek bulanıklığının giderilmesi şarttır. Zira, mikroorganizmalar, büyük partiküllerin ışınımı engellemesi sonucu, UV üniteden canlı çıkabilmektedir. UV ünitelerin ayrıca periyodik bakımı önemlidir. Senede bir kere UV lamba değişimi ve ham su kalitesine bağlı olarak, periyodik olarak kuvars cam temizliğinin yapılması çok önemlidir. Bu temizliğin yapılmaması, UV ışınım etkinliğini azaltacaktır.
Klor bazı organik maddelerle birleştiğinde kanserojen bileşikler oluşturabilmektedir. Eğer klorlanan suda organik madde var ise, kanserojen madde oluşumu mümkündür. Bu tip kanserojen maddeler aktif karbon ile veya ters ozmos ile tutulabilmektedir.
Klorlama yerine kullanılabilen ve klorlamadan çok daha etkili bir dezenfeksiyon yöntemidir. Ancak yerinde üretilmesi ve pahalı bir yöntem olması kullanımını sınırlandırmaktadır. Avantajı, kanserojen kimyasal madde oluşumunun olmayışıdır.
Hayır, bulanık sular ultraviyole ışının etkisini azaltmakta ve bakteri kaçağına neden olmaktadır. Bulanık sularda önce filtrasyon ve bulanıklık gideriminden sonra UV dezenfeksiyon yapılabilir.
Sadece yatırım maliyetine bakılarak yapılan değerlendirmeler çok zaman yanlış sonuçlar verebilmektedir. Ama bu, en pahalı sistem en iyisi anlamına gelmemektedir. Sistem ve teklif değerlendirmesinde istenen sonuç için optimum şartları sağlayan dizayn seçilmelidir. Optimum şartların sağlanması ise aşağıdaki unsurlara bağlıdır. 1. Seçilen su arıtma üniteleri, temin edilen çıkış suyu nihai kullanım amacına uygun olmalıdır. Kullanım amacının dışına çıkan her ünite, gereksiz yatırım ve işletme maliyeti anlamına gelir. 2.Ünitelerin seçimi esnasında hidrolik kapasite değil, arıtma kapasiteleri göz önünde bulundurulmalıdır. Arıtma kapasitesine göre seçilmeyen bir ünite istenen verimi sağlamayacaktır. Tipik bir değer olarak, özellikle kum ve aktif karbon filtreleri için tank içindeki hızın 20 mt/saat’i aşmaması gerekir. Aştığı durumlarda, filtrenin ana işlevlerinden olan adsorpsiyon işlevi kaybolur ve sadece süzme işlevi devam eder. Bunun yanı sıra yatak hızının artması, filtredeki basınç kaybının da artmasına sebep olacaktır. 3.Sistem dizayn edilmeden önce detaylı bir ham su analizinin yapılması faydalı olacaktır. Suyun içindeki kirletici parametrelerin ölçümü sistem dizaynında vazgeçilmez bir unsurdur. 4.Tüketilecek su miktarının doğru belirlenmesi, optimum sistem seçimini sağlayacağı gibi, gereksiz yatırım maliyetinden de kaçınılmasını sağlayacaktır. 5.Su arıtma sisteminin montaj noktası 24 saat sürekli sabit basıncın sağlandığı bir nokta olmalıdır.
Suyun sertliği, evsel, ticari ve endüstriyel kullanımlarda en çok rastlanan problemdir. Suya sertlik veren mineraller daha çok suda çözünmüş olarak bulunan kalsiyum ve magnezyum mineralleridir. Suyun sertlik sınıflaması şu şekilde verilebilir. Çok yumuşak 0 – 5 Fr Yumuşak 5 – 10 Fr Orta sert 10 – 20 Fr Sert 20 – 30 Fr Çok sert > 30 Fr
Fransız sertliği (Fr) veya mg/lt CaCO3 ülkemizde yaygın olarak sertlik sınıflandırmasında kullanılan birimlerdir. Suyun içindeki sertlik iyonlarının konsantrasyonunu tanımlamada kullanılır. 1 Fr derecesi 10 mg/lt CaCO3 sertliğine eşittir.
Sert suyun zararları çok kısa olarak aşağıdaki gibi verilebilir. Sert su ile evsel kullanımlarda daha fazla sabun ve temizlik ürünü kullanılır. Sert su değdiği her noktada temizlenmesi çok zor olan sabun çökeleklerine neden olur. Sudaki sertlik zamanla kendiliğinden veya su ısıtıldığında hızla çözünürlüğünü kaybeder ve geçtiği yüzeylere yapışmaya başlar. Su borularının içi hızla dolar, su basıncı ve akışı azalır. Suyun ısıtıldığı yüzeylerde daha da artan kireçlenme, yalıtkanlığa sebep olur ve elektrik tüketimini artırır. Kalorifer tesisatındaki kireçlenme yakıt tüketiminin artmasına sebep olur. Sabun çökeleği banyo veya dus sonrasında insan derisine yapışır. Deri gözeneklerini tıkar ve saç tellerini kaplayarak sertleştirir. Deriye yapışan bu kütle, bakteri üremesi için elverişli bir ortam yaratır. Sertlik mineralleri yemeklerde istenmeyen bir tat verir. Sert su ile yapılan buz buğulu bir görünümde olur.
Suyunuz eğer 10 Fr üzerinde sertlikte ise mutlaka yumuşatılması gereklidir. Suyu yumuşatmanın en pratik yolu iyon değiştirici reçine kullanmaktır. İyon değiştirici reçineli sistemler genelde sodyum iyonları ile sertlik iyonlarını yer değiştirterek çalışırlar. Proses esnasında su reçine tanecikleri arasından süzülerek geçer. Reçine tanecikleri üzerindeki elektrik yükü sodyum iyonlarını reçine taneciği üzerinde tutar. Ancak, reçine taneciklerinin aynı zamanda sertlik minerallerini tutma kabiliyeti de vardır. Reçine taneciklerinin sertlik minerallerini tutma kabiliyeti sodyum iyonlarını tutma kabiliyetine göre daha fazladır. Bu şekilde iyon değişimi gerçekleşir. Belli miktarda sert su reçine yatağından geçtikten sonra, reçine tanecikleri tamamıyla, sertlik mineralleriyle kaplanır. Bu durumda sertlik minerallerinin tutulması son bulur. Sertlik iyonlarının tekrar sudan tutulabilmesi için reçine taneciklerinin sertlik minerallerinden kurtarılarak tekrar sodyum taneciklerinin bağlanması gereklidir. Bu işleme ‘re jenerasyon’ adı verilir. Re jenerasyon esnasında tuzlu su reçine tankına verilir ve reçine sodyuma doyurulur. Reçine tankında biriken yüksek konsantrasyondaki sodyum iyonları sertlik iyonlarını reçine taneciklerinden ayırır. Reçine daha sonra temiz su ile durulanarak, fazla tuz ve sertlik mineralleri tanktan atılır. Reçine tankı tekrar sertlik iyonlarını tutmaya hazır durumdadır.
Genelde iki tip kontrol mekanizması vardır. Zaman kontrollü: Kontrol grubu üzerindeki zaman saati vasıtası ile re jenerasyon kontrolü yapılır. Tank içinde iki re jenerasyon arası zaman aralığında yumuşatılacak su miktarına yeterli olacak kadar reçine bulunmalıdır. Sayaç Kontrollü: Kontrol grubu bir su sayacına bağlıdır. Reçinenin yumuşatabileceği kadar su miktarı kontrol grubuna tanımlanır. Tank içinden belirlenen miktarda su geçtiğinde cihaz re jenerasyona geçmek üzere sinyal alır. Genelde iki depo arası sistemlerde kullanılır.
Sertlik minerallerinin sudan alınması sabunun köpürmesini ve temizlik yapmasını kolaylaştırır. Yumuşak su ile banyo yapılırken, sabun çökeleği oluşumu yoktur. Deri üzerindeki kayganlık ise, doğal ve deri için faydalı olan insan derisi yağıdır.
Normal sağlıklı insanlar için problem yoktur. Ancak, sodyum kısıtlamalı diyetli hastalarda dikkat edilmesi gereklidir. Çünkü yumuşatma sistemlerinde özellikle 30 Fr seviyesinden daha sert suların yumuşatılması esnasında fazla miktarlarda sodyum iyonu verilmektedir.
Doğal yumuşak sular genel olarak asidik yapıya sahiptir ve çok az çözünmüş mineral içerir. Bu da suyu korozif yapar. Yumuşatıcılar vasıtası ile yumuşatılmış sular ise, bazik karakterde olup, orta derecede çözünmüş mineral içerir. Bu tip suların, önemli bir korozif etkisi yoktur.
Sulama amaçlı kullanılan suların TDS değerinin yüksek olmaması istenir. Hassas bitkilerin sulamasında 500 mg/Lt TDS, üst limittir. 1000 – 2000 mg/Lt TDS içeren suların ise hassas olmayan bitkilerin sulanmasında kontrollü olarak kullanımına izin verilebilmektedir. TDS açısından fazla zengin sularla sulanan toprak zaman içinde üzerinde bitki yeşermez duruma gelir.
Ters ozmos, suyun içindeki istenmeyen tüm mineralleri sudan ayıran ve saf su ve içme suyu teminine yönelik olarak kullanılan membran filtrasyon prosesinin adıdır. Bu sistemler çapraz akışlı olarak çalışırlar. Bilinen anlamda filtrasyon prosesi değildir. Çünkü membran üzerinde suyun geçişine izin veren gözenekler son derece ufaktır. (Yaklaşık 1 mm’nin 2.000.000’da biri delik çapi). Böyle ufak bir gözenekten sadece su molekülleri ve bazı çok ufak inorganik moleküller geçebilmektedir. Diğer moleküller ise konsantre su fazında sistemden dışarı atılır.
Ters ozmos üniteler genelde ön filtrasyon aşamaları sonrasında kullanılır. Su önce partikül filtreden geçirilir. Partikül filtrasyon, suyun içinde bulunan 5 mikrondan daha büyük olan tüm partikülleri tutar. (1 mikron = 0.001 mm) Partikül filtrasyon membranların tıkanmasını engellemek amacı ile kullanılır. Partikül filtrasyondan sonra su aktif karbon filtreden geçirilir. Aktif karbon ile suda istenmeyen koku, tat ve klor tutulur. Aktif karbon filtreden geçirildikten sonra su, tekrar 1 mikron filtrasyondan geçirilir. Burada daha ince taneciklerin tutulması sağlanır. Bu ünitelerden geçen su ters ozmos membrana verilmeye hazırdır. Ters ozmos membran suyun çözünmüş iyonları tutar. Suyun içindeki bu iyonlar arasında, ağır metaller, sodyum, kurşun, arsenik, nitrat, asbest ve diğer bir çok zararlı iyonlar bulunur. Su ters ozmos membrandan çıktıktan sonra ikinci bir tat düzenleyici post aktif karbon filtreden geçirilir. Ters ozmos üniteden çıkan su son derece güvenilir içme suyudur.
Aslında olabilir, ancak ters ozmos çok yavaş bir prosestir. Ev tipi içme suyu sistemlerinin çogu, 150 Lt/gün kadar su verir. Çok büyük bir sistem ancak tüm evin genel su ihtiyacını karşılayabilir. Sistemin kompleksliği ve pahalılığı bu tip ticari kullanımları sınırlamaktadır. Ayrıca, bir çok evsel kullanım için bu kadar yüksek kalitede su gerekli değildir.
Sistem içindeki partikül filtreler ve aktif karbon filtrelerin belli bir ömrü vardır ve periyodik olarak değiştirilmelidirler. Genellikle bu filtrelerin yılda bir değiştirilmesi yeterlidir. Değişim sıklığıi, ham su kalitesi ve arıtılan su miktarına göre değişebilir. Ters ozmos membran ise düzenli bakım ile en az 3-4 sene dayanacaktır. Membran değişim zamanının gelip gelmediği konusunda uzmana danışılması gereklidir.
İnsan vücudunun bazı minerallere ve vitaminlere olan ihtiyacı doğrudur. Ancak, bu minerallerin istenen seviyede alınması için en doğru yol iyi ayarlanmış bir diyettir. Söz konusu faydalı mineraller suda o kadar az miktarlarda mevcuttur ki, bir insanın günlük mineral ihtiyacını ne kadar çok su içerse içsin karşılayabilmesi mümkün değildir.
Kırmızı lekeler suyun içindeki demiri gösterir. Suda demir çok çeşitli şekillerde bulunabilir. Giderilmesi ancak klor dozajı veya ozonizasyon ve ardından çöktürme ya da filtrasyon ile mümkündür. Çözünmüş demir aynı zamanda yumuşatma sistemi ile de giderilebilir.
Kurşun insan sağlığı için ciddi bir risktir. Suya kurşun, kurşunlu borulardan ve contalardan karışabilir. Kurşun insanlarda, hipertansiyon, duyma zorluğu, anemi, böbrek hastalığı ve zeka kaybı yapar. Kurşunun sudan giderilmesi ancak ters ozmos ünite veya su yumuşatma ünitesi ile mümkündür.
Reach Us
- 002-590-7596
- mail@yourdomain.com
- Mon - Sat : 8:00 AM to 8:00 PM
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Sorularınız mı var? Hemen Arayın!
Aklınızdaki tüm sorulara cevap almak için bir telefon yakınınızdayız.